Selamlar güzel insanlar, bir süredir vakit ayıramadığım bloguma, her yıl kendi içimde yazdığım, bu yıl da sizlerle ilk kez paylaştığım yazımla geri dönüyorum.
Halihazırda çok da kolay olmayan seyahatime bir de youtube ve instagram için video ve fotoğraflar eklemeye çalışırken çok severek açtığım bloguma bir türlü zaman bulamadım. Bunu da yeni yıl kararlarımın içine aldım ve dedim ki ilk yeni yıl kararımı gerçekleştireyim.
Ben her yıl sonunda bir yılımın nasıl geçtiğini, istediğim hayalleri ne kadar gerçekleştirebildiğimi, bir sonraki yıldan beklentilerimi ve neler hissettiğimi hep yazarım. Yılın herhangi bir zamanı hep açar okurum, ne kadarını yapmışım, o dönem neler istemişim diye. Şimdi ise sizlerle 2017 yılının nasıl geçtiğini paylaşmak istiyorum.
2017 yılı biraz tuhaf başladı benim için. 3 ay süren Güney Asya yolculuğumdan dönmüş ve ne yapıcağımı bilmez bir halde kendimi yiyip bitirmekle başladı. Benim için zorlu bir yolculuk olmuştu ve döndüğümde istediğim soruları cevaplayamamış, hayatıma nasıl yön vereceğimden emin olmayan bir Yağmur’la karşılaştım. Artık İstanbul’u sevmiyordum, arkadaşlarımın eğlenme biçimi bana saçma geliyordu, düzenli bir işe girsem kaçışımın olmadığını görebiliyordum. Kısacası ne İstanbul’dan ne de arkadaşlarımdan eski tadı alabiliyordum.
Bunlar beni hem korkutan hem de çok heyecanlandıran bir karara doğru itekliyordu; Dünya turu kararı. İlk defa bunu kendime sorduğumda; Yağmur bu çok zor bir şey, yapabilir misin dedim kendime. Sonra sürekli bunu düşünür olmuştum. Aklımı karıştıran şey; bir önceki yolculuğumun zorluğu, tek başıma bunların nasıl üstesinden geleceğim ve sonu tamamen belirsizlik olan bir yolun olmasıydı. Ne maddi bir birikimim vardı, ne de o kadar zamanda biriktirebilirdim. Zaten biriktirecek kadar yıllarca çalışmaya da sabrım yoktu.
Ben bunlarla cebelleşirken; bir yandan da hayatımı yaşarken, yaşadığım hayatı her yönüyle sorguladım. Dünya turuna çıkıp, yarın öbür gün ben İstanbul’u özledim demek istemiyordum aslında. Sanırım bu sorgulamayı yaptığım için ve ne kadar çok istediğimi gördüğüm için; insanlara göre çok ani ama bana göre uzun süreden sonra alınmış karara artık dört elle sarılıyordum; Dünya turuna çıkıyorum!
Korkularımı bir kenara bırakıp, bu kararı aldıktan sonra aslında işler daha da hızlandı. Korkmak yerine; çözüm arayıcı oldum. İlk başta maddiyat işini çözmeliydim, yolda yapabileceğim işleri düşündüm, sonra ev kapatma süreci başladı. Tabii bu sürede seyahatlerime devam ediyordum.
Çok güzel insanlarla tanıştığım Mısır yolculuğu yaptım. Ortadoğu’nun güzel insanları beni öyle güzel ağırladı ki, yine yolda aradığım o duygunun muhteşem duygusuyla doldum; insan ve kültür tanımak. Hatta orada tanıştığım insanlar dünya turu sürecimi en çok destekleyen insanlardan oldular.
Daha sonra benim için çok keyifli bir doğa yürüyüşü yaptık babamla. Aslında çok uzun zamandır konuşuyorduk; babam biraz erteliyordu. Tamam dedim gidiyoruz artık, en güzel sezonu şu an, çıktık yola. 10 gün boyunca Likya yolunu yürüdük; bütün yemeğimizi yanımıza almıştık ve her gün çadırda kaldık. Öyle keyifliydi ki benim için, sanırım 2017’nin en keyifli yollarından birisiydi. Likya yolunda kaybolduk, aç kaldık, fırtınadan az kalsın çadırımız uçuyordu ve binlerce macera yaşadık. Babamla birbirimizi daha iyi tanıdık, çok güldük, birbirimizden cesaret alıp başaramayacağımız şeyleri başardık ve inanılmaz eğlendik. Babamın komik olduğunu biliyordum da bu kadar komik olduğunu tahmin edemezdim!
Daha sonra benim için ilk olan, Avrupa Gönüllülük Projesi’ne gittim Norveç’te. Aslında bununla ilgili teknik bilgileri daha sonraki yazıda sizlerle paylaşıp, sizlerin de çok katılmasını istediğim bir proje. Çevre ve sürdürülebilirlik üzerine proje ürettik Bulgaristan’dan ve Litvanya’lı grup arkadaşlarımla. Mezun olduktan sonra başka bir platformda bu bilgilerimi kullanmak ve çevre adına beyin fırtınası yapmak çok güzeldi. Yine çok güzel insanlarla tanıştığım, çok güzel anlar paylaştığım, eğlenceli vakit geçirdiğim günler geçirdim Norveç’te.
10 gün projeye dahil olduğum, onun dışındaki 4 gün çok sevdiğim bir arkadaşımla, 50 euro ile Norveç’i gezdim! Nasıl mı diyorsunuz ben de hala inanamıyorum. Otostopta muhteşem insanlar tanırken, yol kenarında parmağımı kaldırmış beklerken Türkiye’den getirdiğim konserveler dünyanın en lezzetli yemekleriydi o an benim için.
Daha sonra İstanbul’a gelip ev toplama sürecim başladı. Tabii beni İstanbul’da bekleyen büyük sürprizden habersizdim. Yol yaptığım süreçte hep, ”o” dediğim insana daha çok yaklaştığımı hissediyordum, bazen çok yanlış kişileri o sanıyor, bazen onun varlığını bilsem de, hiç ulaşamayacakmışım hissine kapılıyordum. Ve o geldi, beni sarmaladı, hep aradığım o eksik parçam olarak şu an tam da olması gereken yere yerleşti. Tekrar hoşgeldin, şimdi hayat seninle çok daha güzel!
Ev kapatma, taşınma süreçlerini halledip, dünya turuna çıkmadan önce bir süre ailemle vakit geçirmek istedim. Kafamdakileri topladım, dinlendim ve dünya turuna bomba gibi hazırdım. Emre’yle birbirimizden önce vermiş olduğumuz kararlara saygı duymak istedik ve bir süre tek yolda olup ardından buluşmak istedik. Ve bütün hazırlıkları yaptıktan sonra, 2017’nin en güzel kararlarını eyleme koymuştum!
Ah Japonya… Sen ne kadar güzel bir ülkesin! Dünya turuma çıkma kararından sonra en iyi verdiğim kararsa; Japonya’dan başlamak oldu. Biliyorum, Japonya’yı çok anlattım ama, gezdiğim ülkelerden sonra ilk defa favori ülkemi burada buldum. Öyle güzel insanların hayatlarına karışıp, öyle güzel bir milletin kültürünü tanımak; hala saflığın ve güzelliğin olduğunu hatırlattı bana. Sanırım özgürlüğün en güzel halini korkusuzca Japonya’da yaşadığım için böyle hissetim. İlk defa bu kadar güvenli bir ülkede olmanın hem şaşkınlığını yaşadım hem de inanılmaz keyfini.
Daha sonrasını az çok biliyorsunuz işte; Güney Kore’ye geçtim, tam da bu noktada sizlerle tanışmış olduk, muhteşem mesajlarınızla yaptığımın ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha hatırlattınız, güç oldunuz bana. Sonrasında daha çok takip ettiniz beni, ben de bildiğim öğrendiğim her şeyi sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşadım. 2017’nin en güzel getirilerinden biri de sizsiniz! Bir defa daha ülkemin ne kadar güzel insanları olduğunu gösterdiniz bana!
Güney Kore’den sonra Emre ile Filipinler’i gezmeye başladık, ve seyahatimize Bali’den devam ediyoruz.
Dönüp baktığımda; kararlarım kararsızlıklarım, hatalarım doğrularım, yapabildiklerimle muhteşem bir yıl geçirdim. Dünya turu kararı sadece yola çıkmak değildi benim için, hayat şeklimi değiştirmekti. Bu yüzden gitmeden hayatımı gözden geçirdim, hayatımda gereksiz ve bana zarar veren insanları çıkarttım, gereksiz eşyalarımın yükünden kurtuldum ve yanıma aldığım üç beş parça eşyayla sadece fiziksel değil, manevi olarak da yolun bana getirdiği güzellikleri yaşıyorum. Size hep diyorum, çok eşya çok kişi, bize inanılmaz yük oluyor; onları hayatınızdan atınca, neden daha önce yapmamışım ki diyorsunuz.
Hayatımı nasıl geçirmek istiyorum, gerçekten ne istiyorum sorularını ararken kendimi yolda buldum aslında. Bu soruların cevaplarını en iyi hissettiğim yerde; yolda vermek istedim. Şimdi ise; o soruların cevaplarını teker teker buluyorum.
Size bunları yine plansız geldiğimiz bir hostelde kahve içerken yazıyorum. Sabaha bizi bekleyen koca bir yılın enerjisiyle muhteşem başladım ve direk sizlerle biraz sohbet etmek istedim aslında. Biliyorum bu sefer çok uzun yazdım ama çok ara vermiştim, kısa bir yazıyla geleneksel yıl sonu yazımı geçiştiremezdim.
Çok şey öğrendiğim, çok güzel kitaplar okuyup beni aydınlatan çok güzel filmler izlediğim, yılın ilk yarısındaki hemen hemen bütün sanat aktivitelerine gittiğim, en çok seyahat ettiğim, hayatımda gereksiz herkesi çıkarıp yolda hayatıma muhteşem insanlar kattığım, tanımadığım ülkelerde çokça otostop yaptığım, ordaki yerel insanların evlerinde kalıp kültürlerini tanıdığım, kendi içime yaklaştığım ve dünya ve insanlık adına güzel şeyler yapmak için çok kafa yorduğum, kısacası çok verimli ve hayatımı nasıl yaşamak istiyorsam öyle bir yıl geçirdim.
2018 planlarımı da şimdiden yaptım. En güzeli de öğrenmek istediğim şeyleri listelerken, bunları evim gibi hissettiğim yerde; yolda öğrenme kararı aldım. Yoldan beslenerek büyümeye her yıl olduğu gibi bir yıl öncesinden daha çok şey katarak devam edeceğim. Size de önerim; her yıl için oturun böyle yazı yazın. Hıı yazı yazmayı sevmiyor musunuz, o zaman oturun yapmak istediklerinizi listeleyin. Yapamıyorum diye hemen pes etmeyin, adım adım ilerleyin. O yolda küçük bir şey yapmanız bile, öyle büyük bir şey ki aslında, lütfen bunu küçümsemeyin. O listenizdeki maddi şeyleri azaltıp, size manevi olarak dönüşlerinin daha tatmin edici olduğu şeyler ekleyin. Seyahat edin, yeni hobiler katın hayatınıza mesela kamp yapın, kitap okuyun, daha çok gülün, spor yapın, yeni bir dil öğrenin ve en önemlisi gönüllü işler yaparak insanlara ve hayatınıza yeni bir boyut kazandırın mesela. Gönüllü işler benim hayatıma yeni bir boyut kazandıran bir etken oldu, bunu daha sonra başka bir yazıda anlatmak istiyorum. Demek istediğim; bunların sizlere geri dönüşü, yeni çıkan bir telefon alma hedefinden öyle büyük olacak ki, işte o zaman hayattan gerçekten zevk aldığınızı hissedeceksiniz. Ben de bu yolda öğrendiğim ilginç ve keyifli bilgileri, hobileri, dünyanın bir yerlerindeki yaşamları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Size yola çıkmadan 3-5 ay önce korkan yapabilir miyim diyen ve şu an o yolda olan bir kadın olarak yazıyorum. Ben öyle gördüğünüz kadar uzak değilim size, içinizden birisiyim. Sadece gözünü karartıp, cesaret edebilmiş bir arkadaşınızım. Siz bunları okurken, yine ben yapabilir miyim ki diceksiniz belki, kim bilir belki seneye siz de bana çok farklı ülkelerden yazarsınız.
Benim için yeriniz çok ayrı, o güzel mesajlarınızdaki enerjinizle beni öyle mutlu ediyorsunuz ki, belki siz de bunun ne kadar büyük olduğunun farkında değilsiniz.
Size sağlıklı, mutlu ve hayatınızı nasıl yaşamak istiyorsanız, ona yaklaştığınız bir yıl diliyorum. Sevdiklerinize daha çok sarıldığımız, daha çok gülüşlerimizin olduğu, doğayı ve hayvanları daha çok önemsediğimiz, bütün insanları yargılamadan kucakladığımız
Güzellikler sizinle olsun!