Yaklaşık üç haftadır San Cristobal’in renkli sokaklarındayım. O kadar çok sevdim ki burayı, gerçekten bu rengarenk şehirden çıkamadım. San Cristobal de Las Casas gezi rehberine ayrıca şurdan bakabilirsiniz. Her neyse, ilk geldiğimde hosteldeki insanların yakınlarda ilginç bir köy ve çok farklı bir kilise hakkında konuştuklarını duydum. Neden farklıydı, kilise nasıldı aklımdaki tüm bu sorularla bu ilginç köyü araştırmaya başladım. Birkaç gün sonra da, sabahın erken saatlerinde bu köyün yolunu tuttum. Öncelikle, bu köye düzenlenen turlar var, dilerseniz San Cristobal merkezinden buraya tur da alabilirisiniz. Ben turlardan pek hoşlanmadığım için kendim keşfetmek istedim ve San Juan Chamula köyüne giden bir dolmuşa attım kendimi. ( Nasıl gittiğimin detayları yazının en altında yer alıyor.) Dolmuş, hemen köyün meydanında indirdi. Sağda yeşil renkli bir kilise, önünde hediyelik eşya, kahve, meyve suyu, mısır, patates satan satıcılar; kilisenin karşısında karakol ve mahkeme binası, onun yanında da yönetim binası dikkatimi çekti. Ben çevreme bakarken hemen yanımı çocuklar sardı. El emeği yaptıkları bileklikleri, hediyelik eşyaları için adeta yarışa girmişlerdi. Peki ben bu köye neden geldim diye soracak olursanız, çok merak ettim. Bu köy çevre kasabadaki köylerden oldukça farklı. Bu köyde çoğunluklu olarak Mayaların bir kolu olan Tzotziller yaşıyor. Koyun postundan olan siyah eteklerini giyen Tzotzil kadınları gözüme çarpanken, […]
- Home
- Ülkeler
Vietnam; Güney Asya’da hayalim olan, vizesinin biraz zor olmasıyla geçen yıl yaptığım Güney Asya yolculuğumda ertelediğim bir yerdi benim için. Bu yıl artık ertelemek istemedim, hali hazırda Güney Asya’nın birçok yerini gezmişken Vietnam’ı da görmek için ilk yaptığım şey ”‘Vietnam Vizesi En Kolay Nasıl Alınır’ ı araştırmak oldu. Aslında Vietnam’a gitmeden önce uzun araştırmalar yapıp çeşitli yollar bulmuştum, Vietnam vizesi için. Kamboçya’dan Türkiye’den Tayland’dan alan birçok kişiyle tanışmış, bir kısmının aldığını öğrenirken, bir kısmının alamadığını öğrenmek biraz korkutmuştu beni. Peki Vietnam vizesi Türkler için neden bu kadar zor? diye sorarken kendini bulmuş ve üzerine araştırmaya başlamıştım. Çeşitli araştırmalarım sonucu; Vietnam’da yaşayan Türkler; bazı illegal işler işlemiş (kaçakçılık, taciz, belgede sahtecilik vs) ve daha sonra tabiri caizse Vietnam Türkleri kara listeye almış. Bunları duymak beni biraz üzdü, vizeyi alamam diye de biraz tedirgin oldum; ancak çok kolay bir yolla vizeyi aldım. İnternette vizeyi nasıl alırım diye araştırırken, http://vietnamavize.com/ web sitesi olan bir Türk şirketine denk geldim. Şimdi siz bu şirkete, sadece pasaport fotokopinizi ve uçak bileti rezervasyonunu gönderiyorsunuz, yaklaşık bir hafta içinde size bir vize onay mektubu gönderiyorlar. Sanırım bunun en güzel yanı da; hangi ülkede olduğunuzun bir öneminin olmaması. Çünkü bu işlemleri mail üzerinden yapabiliyorsunuz. Onay mektubu size iletildikten sonra; iki adet […]
Ah neler yemedim ki ben, seyahatteyken. Kimilerimiz için en büyük problemken, kimilerimiz içinse en büyük keyiftir farklı lezzetler. Genelde Asya’nın yemek kültürü bizden biraz daha farklı olduğu için gidenler için ilk günler sorun olabilme olasılığı yüksektir. Ama Japonya’da ben hiç ama hiç zorluk çekmedim hatta çok beğendim yemek kültürlerini. Biraz abartıp fazla yemiş de olabilirim. Ee peki ‘Japonya’da Ne yemeli Ne içmeli‘ derseniz, listeye ilk olarak klasik bir Japon lezzetiyle başlıyorum. 1.Suşi Listenin olmazsa olmazı tabiiki de; suşi. Türkiye’de ve Avrupa’da aşırı pahalı olan suşi, Japonya’nın en ucuz yemeği. Genelde bir porsiyonu (ikili ya da dörtlü) 1 dolar civarı. Eğer suşi yemeğe karar verdiyseniz; kesinlikle bir Suşi restoranına gidin. Oturduğunuz yerden, bütün suşi çeşitleri dönerek yanınızdan geçiyor, istediğinizi alıyorsunuz ve her çeşitini bu restoranlarda var. Suşiyi, vasabi ve soya sosuyla denemeyi unutmayın. 2. Okonomiyaki Okonomiyaki; birçok sebzenin içerisine isteğe göre et ya da balık koyarak hazırlanan hamur kızartmasıdır. Bu da çok ama çok lezzetli. Fiyatı diğerlerine göre biraz daha yüksek olabilir ama Osaka’da uygun yerler bulabilirsiniz. Zaten Osaka adeta bir yemek cenneti! 3.Takoyaki Bunu sokakta her yerde görebilirsiniz. Özellikle festival varsa, genelde tezgahların çoğunda Takoyaki yapanları görebilirsiniz. Ahtapot etinden yapılıyor. Ahtapot etini çok sevmem aslında, ama takoyakiyi çok beğendim. Özellikle domates […]
Uzun zamandır benimsediğim ve Japonya’ya gitmeden önce en çok merak ettiğim konuydu Japonların minimalist yaşam tarzı. Aslında böyle deyince sanki sadece Japonların benimsediği bir yaşam tarzıymış gibi geliyor kulağa, en çok benimseyenlerden diyelim biz. Japonların bu kadar çok benimsemesinde Zen Budizminin etkisi büyük. Bu konuda kafa yorduğum için çokça okuyordum zaten gitmeden de. Gidince deneyimlemek çok keyifli oldu benim için. İlk gün küçücük bir evde uyandım. 3 tabak vardı, 2 bardak. Sonunda bunları gördüğüme öyle mutlu oldum ki. Bizi düşündüm, küçükken sadece misafirler gelince kullanabildiğimiz salonumuzu, misafir gelince kullanabildiğimiz yemek takımlarını, kocaman evlerimizi düşündüm. Sonra ne kadar kendimiz için yaşadığımızı sorguladım. ”Less is more” yani ”az çoktur”, anlayışı; hayatıma seyahatle girdi. Seyahat ettikçe hayatın çok daha derin anlamı olduğunu, aldığımız eşyaların bizim oluşturduğumuz zorunluluklar olduğunu anladım. Giderek hayatımdaki gereksiz şeyleri çıkarttım. Aklınıza sadece eşya gelmesin, gereksiz insanları, gereksiz sorunları; yani bana fazla gelen her şeyi. İhtiyacım olan kadar aldım, ihtiyacım olan kadar yedim, sevdiğim ve gerçek insanları tuttum hayatımda. Ne mi kazandım? Çok şey aslında. Çok eşya, çok sorun arkadaşlar. Bir sırt çantamla öyle mutluyum ki; 3 pantolon, 3 tişörtle. Özgürüm bir kere, seyahat ediyorum, yanımda ihtiyaç duyduğum her şey var, fazlası değil. Olmayan arabamın derdi yok mesela, bilmem kaç […]
Selamlar sevgili otostopçular! Sizlere biraz Japonya’da otostopla ilgili işinize yarayabilecek bilgiler vermek istiyorum. Öncelikle Japonya’da ulaşım çok ama çok pahalı. Eğer otostop yapmazsanız, şehirlerarası trenlere bütün paranızı kaptırırsınız benden demesi. Eğer ki buna bütçe ayırdıysanız demeyin keyfinize, çünkü Japonya size binlerce seçenek sunuyor ulaşım açasından. Yerel, özel, hızlı trenler gibi birçok tren hattı var. E çok seçenek olunca biraz karışık geliyor tabi, ama sakin olun, öyle yardımcı oluyorlar ki; panik yapmanıza gerek yok. Ben Japonya’da hep otostopla seyahat ettim. Gitmeden çok araştırdım, kolay mı, zor mu, nasıl olur, güvenli mi diye. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, dünyanın en güvenli ülkesindesiniz. O konuda içiniz rahat etsin. Tabii ki istisnalar her yerde vardır; ancak Japonya’da bir turiste kötü davranmak ya da zarar vermek oldukça büyük bir suç. Ki onu geçtim zaten bir insana zarar verebilecek yapıda değiller. Kolay mı zor mu konusuna gelirseniz, ben ordaki arkadaşlarıma sorduğumda kolay diyen de oldu zor diyen de. Ama tek kişi olduğum için kolay olucağını düşünüyordum zaten. Japonların kendi gibi arabaları da küçük olduğu için, 2 kişi bile çok kalabalık olabiliyor onlara göre. Ki zaten arabasına almak isteyip de yer olmayan birçok insanla karşılaştım. Japonya’da otostop diğer ülkelere göre daha kolay diyebilirim, insanlar otostopa sıcak bakmasa bile, sizi […]
Şimdi sizinle Mısır gezimin bir parçası olan; tarihin en gizemli kütüphanelerinden birisine doğru yolculuğa çıkalım. Burası İskenderiye Kütüphanesi. 300 yıllarında Ptolemaios tarafından kurulan ve içerisinde okullarda teoriminden tanıdığımız Öklid’den suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet’e, pratisyen hekim ve tıp bilimci Herofilos’tan, ilk kadın matematikçi Hypetia’ya kadar birçok bilim adamının içinde bulunduğu bir kütüphane. Döneminde birçok buluşun evi sayılan kütüphane; dünyanın dört bir yanından, bilimadamlarını ağırlıyormuş. Buraya gelen her eserin bir kopyası alınıp, kütüphane bünyesinde tutuluyormuş. Anlayacağınız, zamanında en çok eser ve kaynak bulunduran bir bilgi yuvasıymış bu kütüphane. Peki sonra ne olmuş? Dinin sorgulanmasına yol açtığı için yok edilmiş… Nasıl mı? Yakılarak. Kimin yaktığına dair birçok söylentiler var. Kimi söylentilere göre, Sezar’ın işgal sırasında yaktığı, kimi söylentilere göre, Selahaadin Eyyubi’nin, kimi kaynaklar ise; Hristiyanların Paganizmin yayılmasını önlemek için yaktığını söylemekte. Neticide kim yaparsa yapsın, bulunan onca buluş bir anda yakılıp tamamen yok olmuştur. Belki o bilgilere tekrar erişmek için on yıl, belki de yüzyıllar boşa gitmiştir. Daha sonra 2002 yılında tekrar yapılan bina; raflarında 8.000.000 ciltli ve 80 dilde eser bulundurması, içerisinde üç müzeye sahip olması ve ekolojik bina olması nedeniyle dünyanın en gelişmiş kütüphanelerinden birisi. Mimari anlamda çok etkileyici bir bina olmasının yanı sıra, içerdiği kaynaklar bakımından da çok zengin. Müzelerinde özel […]