Dün kendimi saatlerce sevdiğim bir blogu okurken buldum. Aslında video çekmekten çok, yazmayı sevmeme rağmen bir türlü bloguma zaman ayırıp yazamadım yıllardır. Radikal bir karar verdim ve bloguma yeniden dönmenin şerefini bu yazıyla kutlamak istedim. Öncelikle altı aydır Meksika’dayım ve buradayken öyle farklı şeyler hissediyorum ki, bu yazıyla size içime dökmeye geldim. Hem uzun zamandır yazışmadığımız için, neler olup bitiyor bilin istedim, hem de içimde kopan fırtınaları kelimelere döküp rahatlamak. Öncelikle bu yazıya başlamam için, 2020’nin martına gitmek istiyorum. Yazıp yazıp paylaşmadığım yazılara… 2020’nin martında her şeyden habersiz Nepal yolculuğuna hazırlanıyordum. Yıllardır plan yaptığım Bulgar bir arkadaşımla Nepal’e gidecek, gönüllü bir projede çalışacak ve Everest Base Camp yürüyüşü yapacaktık. Beni bekleyen sadece bir imza günüm vardı. Yıllardır emek verdiğim kitabımı sonunda çıkartmıştım ve bunu sizlerle kutluyordum. İsveç-Danimarka şeklinde kısa bir Avrupa gezisi yaptıktan sonraki gün kitap yoğunluğum başlamıştı. Söyleşiler, radyo yayınları, televizyon yayınları, imzalı kitap hediyeleri derken sonunda İstanbul’daki imza günüm gelmişti. Çok güzel bir imza günü yaptık sonra ben biletimi ayarladım ve sadece gideceğim günü bekliyordum. O ara tabii Çin’de salgın başlamıştı ama herkes gibi ben de ”Yok ya buraya gelmez o.” düşüncesindeydim. İlk başta dağ kapandı (evet bildiğiniz dağ kapandı, Everest yürüyüşlerine izin verilmedi) sonra da ülke… Birkaç […]
- Home
- BLOG
Çok uzun süredir bir podcast dinleyecisi olmasam da, podcast dinlemeye başladığımdan beri, resmen podcast bağımlısı olduğumu itiraf etmeliyim. Evde, dışarda, sporda, uyumadan önce kısacası günümün büyük bir bölümünü podcast dinlemeye ayırıyorum. Her yeni bir şey dinlendiğimde, hem birisiyle sohbet ediyormuş gibi hissediyorum, hem de bilgileniyorum. Bu arada yazının başında sizlere şu sıralar yeni bir podcast yapmayı düşündüğümü de çıtlatayım istedim.Neyse lafı çok uzatmadan, sizlere bu yazıda beğenerek dinlediğim podcast’leri önereceğim.
İçimdeki seyahat aşkı ne zaman başladı bilmiyorum, ancak izlediğim filmlerin beni nasıl gaza getirdiğini, ilham verdiğini gayet iyi biliyorum. Yola çıkamadığım ve açıkcası biraz da cesaret toplamaya çalıştığım dönemde, özellikle gerçek hikayelerden oluşan seyahat filmlerini defalarca izlerdim. Malum gündemimiz korona virüsü ve karantina iken, hepimiz filmlere ve kitaplara sarıldık. Ben de bir zamanlar cesaretimi toplamaya çalışırken, kimi zaman güçlü kadın figürleriyle, kimi zaman doğa betimlemeleriyle beni heyecanlandıran filmlerin listesiniz sizlerle de paylaşmak istedim. Unutmayın, bazen her şey bir filmle başlar! 1.WILD Bu filmin yeri bende çok ayrı. O yüzden affınıza sığınarak listemin başında taçlandırmak istedim. Özellikle Likya yolu yürüyüşümden önce, ilk başta kitabını okuyup, ardından da filmini izlemiştim. Filmin konusuna değinecek olursak; yaşadığı kötü olaylardan sonra, zorlu bir yürüyüş rotasını tamamlamaya çalışan başrol karakterimiz; bu yol boyunca hem acılarıyla yüzleşir, hem de kendini bulmaya çalışır. En sevdiğim yol filmlerinden biri olan Wild, gerçek hikaye olmasıyla da seyircide ayrı bir tat bırakır. Bulabilirseniz, kitabını okumanızı tavsiye ederim, şayet son dönemlerde piyasada olmadığını duydum. 2. BEFORE SUNRISE-SUNSET-MIDNIGHT Ya hayatınızın aşkıyla yolda karşılaşırsanız? Trenden inip onunla gider misiniz, yoksa kendi yolunuza mı devam edersiniz? 9 yıl aralıklarla çekilmiş ”Before” üçlemesi; hayata, ilişkilere ve topluma dair güzel diyaloglarıyla kalbimde yer edinmiştir. Naif ve sade […]
Korona virüsünün konuşulduğu şu günlerde hepimiz evlerdeyiz ve bu vesile ile de evlerimizi virüse karşı temizleyemeye başladık bile. Ben de hazır karantina altındayken, evimde küçük çapta bir bahar temizliği yaptım ve uzun zamandır kullandığım doğal temizlik malzemeleriyle bu temizliği yaptım. Bunu yaparken de doğal temizlik malzemesi olarak neler kullanıyorum, sizlerle paylaşmak istedim. İlk olarak hangi doğal malzemeler temizlikte kullanılır ona değinelim; Sirke, limon, karbonat, arap sabunu, limon tuzu, çamaşır sodası, boraks ve bazı esansiyel doğal yağlar( hindistan cevizi yağı, karanfil yağı, lavanta ve portakal esansiyel yağı gibi) malzemeleri evinizde gönül rahatlığı ile temizlik malzemesi olarak kullanabilirsiniz. Dışarıdan aldığımız temizlik malzemelerinin içindeki zehirli atıkları unutuyoruz ve evimizin bir parçası haline getiriyoruz. Aslında mikroplarla savaşırken tam tersine kendimizi de zehirliyoruz. Bu sebeple ben bir süredir evime zehirli kimyasal atıklar sokmuyorum ve doğal temizlik malzemeleri ile ev temizliğimi yapıyorum. Sizlerle de kullandığım bazı temizlik malzemelerinin tarifini paylaşmak istedim. İlk olarak doğal bulaşık deterjanı tarifim; Karbonat Elma sirkesi ya da beyaz sirke Limon Arap Sabunu Hindistan cevizi yağı Bu malzemeleri su ile karıştırdığımda, elde yıkadığım bulaşıklarım için rahatlıkla kullanabiliyorum. Bulaşık Makinası için Deterjan Tarifi; 1 Su Bardağı Limon Tuzu 1 Su Bardağı Çamaşır Sodası Çeyrek su bardağı tuz Çeyrek su bardağı kadar sodyum bikarbonat […]
Merhaba arkadaşlar, yaklaşık 8-9 aydır seyahatte yaşadığım deneyimleri, duyguları, bulduğum tutkuları ve öğrendiklerimi bir kitaba aktarmakla uğraşıyordum. Ve sonunda kitabım çıktı. Ben de bugün sizlerle kitabımı ilk defa elime alacağım. Sizlerle kitabımı ilk gördüğüm anı ve imzaladığım anları paylaştım. Hayatımın en mutlu gününü yaşadım. Her süreçte yanımda olup, beni desteklediniz. Sizlere binlerce kez teşekkür ederim. Bu kitabın yazılmasında çok büyük payınız var. Umarım beğenirsiniz.
Selamlar güzel insanlar, bir süredir vakit ayıramadığım bloguma, her yıl kendi içimde yazdığım, bu yıl da sizlerle ilk kez paylaştığım yazımla geri dönüyorum. Halihazırda çok da kolay olmayan seyahatime bir de youtube ve instagram için video ve fotoğraflar eklemeye çalışırken çok severek açtığım bloguma bir türlü zaman bulamadım. Bunu da yeni yıl kararlarımın içine aldım ve dedim ki ilk yeni yıl kararımı gerçekleştireyim. Ben her yıl sonunda bir yılımın nasıl geçtiğini, istediğim hayalleri ne kadar gerçekleştirebildiğimi, bir sonraki yıldan beklentilerimi ve neler hissettiğimi hep yazarım. Yılın herhangi bir zamanı hep açar okurum, ne kadarını yapmışım, o dönem neler istemişim diye. Şimdi ise sizlerle 2017 yılının nasıl geçtiğini paylaşmak istiyorum. 2017 yılı biraz tuhaf başladı benim için. 3 ay süren Güney Asya yolculuğumdan dönmüş ve ne yapıcağımı bilmez bir halde kendimi yiyip bitirmekle başladı. Benim için zorlu bir yolculuk olmuştu ve döndüğümde istediğim soruları cevaplayamamış, hayatıma nasıl yön vereceğimden emin olmayan bir Yağmur’la karşılaştım. Artık İstanbul’u sevmiyordum, arkadaşlarımın eğlenme biçimi bana saçma geliyordu, düzenli bir işe girsem kaçışımın olmadığını görebiliyordum. Kısacası ne İstanbul’dan ne de arkadaşlarımdan eski tadı alabiliyordum. Yağmur (@yagmur_aratt)’in paylaştığı bir gönderi (Şub 19, 2017 at 12:32ös PST) Bunlar beni hem korkutan hem de çok heyecanlandıran bir karara doğru […]