The Beach filmini hatırlarsınız. Öyle farklı bir film ki benim için; duygudan duyguya sürüklemişti beni. O filmi izlediğimde Tayland’a gitme isteğim biraz daha artmıştı. O gizemli adayı merak eder olmuştum. Hatta Tayland’a her yaklaştığımda, o ada, heyecanımı biraz daha arttırıyordu. Sonunda Tayland’a varmıştım. Phuket’in turistik havasından kaçıp Phi Phi adasına ulaştım. Bütçem çok kısıtlı olduğundan, adaya ilk indiğimde biraz gözlemledim. İlk geceyi sahilde yatarak geçirdim. Hiçbir sıkıntı çıkmıyor, oldukça güvenli. Hatta çadırım olsaydı bütün zamanımı kamp yaparak harcayabilirdim. Bir iki günümü adanın kendi içerisinde gezmeye ayırdım. Küçük olmasına bakmayın, adeta bir cennet. Sabah uyanır uyanmaz, sahile indiğinizde sizi karşılayan manzara bu oluyor; Adanın arka taraflarını gezdikçe daha uygun hosteller bulabiliyorsunuz ki, ben de böyle yaptım. Genelde ucuz odaları, dışarıda fiyat olarak belirtmiyorlar, özellikle sormanız gerekiyor. Ben bir günümü bu sahile ayırmıştım ki, gidince beni daha iyi anlayacaksınız. Ancak gün batımını kesinlikle View Point’te izlemelisiniz. Oklarla çok rahatlıkla bulabilirsiniz, tepede olduğu için küçük çaplı bir trekking sizi bekliyor. Buraya gün batımından biraz daha önce gelirseniz, güzel bir yer kapabilir saatlerce oturabilirsiniz. Ben öyle oturmuşum ki, kalktığımda havanın karardığını fark ettim. Diğer gün Phi Phi’de filmin olduğu adaya ulaşmak için; tekne turu satın almam gerekiyordu. Fiyatları değişiyor, ancak bütün tur şirketlerini gezmenizi […]